Yüzümüze Neden Dokunuruz, Neden Sık Sık Bunu Yaparız
Yaşam

Yüzümüze Neden Dokunuruz?

Neden yüzümüze dokunmadan duramıyoruz? Niçin istemsiz bir şekilde elimizi yüzümüzün herhangi bir bölgesine götürüyoruz? Yüzüne sıklıkla dokunan canlı, sadece insanlar değil. Yer sincapları başta olmak üzere daha farklı canlılar da bizim kadar yüzüne dokunuyor. Bu konuda farkındalığı arttıran ise covid-19 salgını oldu. Virüs göz, burun ve ağızdan bulaşıyor ve yüzümüze her dokunduğumuzda ciddi bir risk altında olabiliriz. Peki, hijyenik olmayan bu davranışı nasıl elde ettik? Bilimin bu konuda bazı teorileri var! Yüzümüze neden dokunuruz?

Covid-19 Salgını: Yüzüne Asla Dokunma!

Hastalık kontrol ve korunma merkezleri, sağlık uzmanları, doktorlar ve dünya sağlık örgütü yetkilileri salgın döneminde sürekli şu hatırlatmayı yaptı: Yüzünüze dokunmayın! 2020 yaz mevsiminin ortasındayken ne yazık ki salgın devam ediyor. Bir süre daha hayati önem taşıyan bu uyarıyı yine de duymaya devam edeceğiz.

Ellerimiz Arkadaşımız Değil!

Mesaj gayet açık. Ellerimiz arkadaşımız değil ve parmaklarımızı ağzımıza ve yüzümüze götürürsek koronavirüse davetiye çıkarma ihtimalimiz yüksek. Ancak bu tavsiyeye uymak gerçekten de kolay değil. Özellikle elimizi yüzümüze götürmememiz gerektiğini söyleyen yetkililerin bu açıklamaları yaparken ellerini yüzlerine götürdüklerini düşünürsek…

Yapılan bir çalışma tıp öğrencilerinin saatte 23 kez ve 2,5 dakika aralıklarla yüzlerine dokunduklarını tespit etti. Bu konuyu araştıran daha farklı çalışma ve araştırmalar da var. Bu hijyenik olmayan tuhaflık için insanlar ve primatlar arasında evrimsel bir temel olabilir mi? İnsanların yüzünde mikrop ve virüslü parmaklarını gezdirmesi, hayat ağacı dalındaki ilkel dürtülerden kaynaklı olabilir mi?

Yüzümüze Neden Dokunuruz?

Doğmadan önce anne karnında yüzümüze pençelenmiş olduğunuzu biliyoruz. Fetusların Uterus’ta fetal elleriyle yüzlerine dokunması bazı bilimsel araştırmaya yol açmıştır. İlgili dosyayla ilgili bir çalışmada, gebeliklerinin 24 ila 36 haftaları arasında 15 kadına ultrason uyguladılar. Kadınlar stresli hissettiklerini bildirdiklerinde fetüslerin sol elleriyle yüzlerine dokunma olasılığının daha yüksek olduğunu tespit ettiler. Aynı araştırmacılar, sigara içen kadınların fetüslerinin, sigara içmeyen kadınlara göre yüzlerine dokunma olasılığının daha yüksek olabileceğini ima eden başka bir çalışma yayınladılar. Ancak bu bulgu istatistiksel olarak anlamlı bir zemine oturamadı.

Daha farklı araştırmalar, stresin yüze dokunma dürtüsünü körüklediği fikrini destekliyor. Almanya’da yapılan bir çalışmada araştırmacılar hafıza testini tamamlayan 10 yetişkinin elektriksel beyin aktivitesini analiz etti. Test esnasında hoparlörden rahatsız edici sesler dinletildi. Bu seslerin duyulduğu anlarda genç yetişkinlerin ellerini burun, yanak ve çenelerine götürdükleri gözlendi. Araştırmacılar şu sonuca vardı: İnsanlar duygularını düzenlemek için ellerini istemsiz bir şekilde yüzlerine götürüyor. Hamile kadınların stresli hissettiklerini bildirdiğinde fetüslerinin elleriyle yüzlerine dokunduklarının tespit edildiği çalışmayı hatırlayalım. Dolayısıyla sonuçların birbiriyle uyumlu olduğunu ve benzer sonuçlar verdiğini söylemek mümkün.

✅İlginizi Çekebilir:👉Düşene Neden Güleriz?👈

Yüze Dokunma Sadece İnsanlara Özgü Mü?

Bu davranışlar sadece insanlarla sınırlı değil. Bir köpeğin burnunu ön ayaklarıyla örttüğünü ya da bir kedinin patileriyle gözlerini kapadığını defalarca görmüşsünüzdür. Fakat insanlarda olduğu gibi tüylü ve memeli arkadaşlarımızın neden yüzlerine dokunduklarını deşifre etmek zor. 1970’lerde yayınlanan yer sincapları ile ilgili ayrıntılı bir çalışma, hayvanlardaki yüz temizleme/yıkama eyleminin koku ile ilgili bir davranış olabileceğini ileri sürdü.

Araştırma yazarı, sincapların yüzlerini ön ayaklarıyla temizlediğini ve erkeklerin kavgada diğer erkeklere vurmadan önce bunu sık sık yaptığını fark etti. Araştırma yazarı, bu davranışın kemirgenlerin vücut kokularını salgı bezlerinden etrafa yaymasına yardımcı olacak bir eylem olabileceğini de düşündü.

Koku Testi: Kokunun Verdiği Referans

Aynı durumun ise özellikle insanlar için geçerli olduğunu söylemek imkansız gibi. Fakat yapılan bir çalışma, yüze dokunmanın bizim için de sincaplardaki gibi bir sosyal bir amaca hizmet edebileceğini gösteriyor.

Bilim insanları ve müverrihler 2015 yılında bu konu özelinde eLife dergisinde bilimsel bir çalışma kaleme aldı. Makaleye konu olan araştırmada İsrailli bilim insanları, gönüllüleri burundan hava akışını ölçen cihazlara bağladılar. Katılımcılara bunun nedenini söylemediler ve gönüllüleri insanlarla tanışıp el sıkışırken gizlice filme aldılar. Deney, gönüllülerin aynı cinsiyetten diğer insanlarla el sıkıştıktan sonra ellerini sık sık burunlarına götürdüğünü gösterdi. Ve bunu yaptıklarında, burunlarındaki hava akışı iki katına çıktı. Bilim insanlarına göre, denekler kaşındıkları için ellerini burunlarına götürmüyordu; tanıştıkları insanların kokularını test etmek için ellerini burunlarına götürüyordu.

Canlı Evreni Dokunma Evrimi

Yüze dokunmanın evrimi, yeni bir gizem değil. 1984’ten alıntı yapılan bir makale, insanlar da dahil olmak üzere primatlar arasında sol elin yüze dokunmaya sağ elden daha eğilimli olduğunu ileri sürdü. Araştırmacılar, sol elin beynin sağ tarafından ortaya çıkan yüzün sol tarafındaki duygulara bir işaretçi olarak hareket edebileceğini tahmin ettiler. Bu makaledeki bulgular bazı noktaları birleştirmeyi amaçladı fakat bulgular net bir zemin üzerine oturtulamadı.

1984 yılında yapılan araştırmanın yazarları goril, orangutan ve şempanzelerin yüzlerine insanlar kadar sık ​​dokunduğunu maymunların ise daha az dokunduklarını öne sürdüler. Ancak takip çalışması bunu desteklemedi: Makaklar da yüzlerine sıklıkla dokunuyorlardı. (Daha sonraki araştırmalarda, yüzlerine sıklıkla dokunan primatların solak olduğu fikri de tartışıldı.)

✅İlginizi Çekebilir:👉Sevimli Saldırganlık Nedir?

Yeni Araştırmalar Yeni Bulgular Ortaya Koydu

Yüzümüze neden dokunuruz konusu üzerine düşünmek için daha başka araştırmalar da var. 1970 yılında, yüzüne (özellikle ağız bölgesine) dokunma alışkanlığı olan bir hasta hakkında çalışma yapan bir psikiyatrist, ağız-el eylemlerinin bebeklik döneminde ilk ay boyunca beslenme süreciyle ilişkili olarak koordine edildiğini kaydetti.

Daha yakın tarihli araştırmalar, bebeklerin yüzlerinin nasıl duyusal geri bildirim aldığını ve bunun beslenmeyi nasıl kolaylaştırabileceğini ölçmeye çalıştı. Bilim insanları, prematüre bebeklerin yüzüne dokunduklarında beyin dalgalarını ölçmek için araçlar geliştirdiler. Bu duyusal yeteneğin yaşamın ilk günlerinde emzirme için kritik öneme sahip olduğu sonucunda hemfikir oldular.

Aynı araştırmacılar ultrason görüntülerinde fetüslerin ortaya çıkardığı ipuçları analiz etti ve sol elleriyle yüzlerine dokunduklarını tespit ettiler. Ayrıca daha sonraki gelişim aşamalarındaki fetüslerin ağızlarına dokunma beklentisiyle ağızlarını açtıklarını gösteren kanıtlar buldular. Bu arada uterodaki bu davranışın beslenme davranışının sağlıklı gelişimi için gerekli olan beyin gelişiminin bir göstergesi olup olmadığı halen daha merak ediliyor.

Yüzümüze Neden Dokunuruz? Merak Uyandırmaya Devam Edecek

Fetüsler veya yeni doğanlar, ağızlarına burunlarına ve gözlerine aşina olduklarında yüzlerine dokunabilir. Bu durumu bir nevi kendini tanıma ya da sarih bir oluş edimi olarak yorumlayabiliriz. Peki, bu davranış neden sonraki yaşam süreçlerinde de devam ediyor? Yüzümüze neden dokunuruz konusu hakkındaki bilimsel araştırmalar ve ortaya konan veriler bu şekilde. Bilimsel çalışmalar yapılmaya devam edecek olsa da yüze dokunma davranışının ardındaki nedenler, gizemini korumayı sürdürecek.

Neden yaptığımızın farkına varmasak da niçin yapmamız gerektiğini gayet iyi biliyoruz. Yüze dokunmamak, hastalıkların yayılmasını önlemek için şu ana kadarki etkili ya da iyi yöntemlerden biri. Bu yöntem alınabilecek en kolay ve işe fazlasıyla yarayan bir önlem. Fakat görünen o ki yüze dokunmamak hiç de kolay değil. Bu durumun evrimsel bir temeli olma ihtimali ise var olan gizemi daha da arttırıyor.

yüzümüze neden dokunuruz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir