Antropomorfizm ve Kültürlerdeki Yeri, Antropomorfik Nedir
İnsanlarla ilgili anlattığımız ilginç ve şaşırtıcı hikayelerden bazıları hiç de insanlarla ilgili değil. İnsanlık tarihinin büyük bir bölümünde insanlar, hayvanların veya cansız nesnelerin insan gibi davrandığı hikayeler anlatmışlardır. İşte bu yüzden antropomorfizm isimli psikolojik bir fenomen doğmuştur. Antropomorfizm, insansal figürleri tutumları ve tavırları hayvanlara veya farklı maddelere atfetmek anlamına gelir. Bazı insanlarda antropomorfizmin belirtilerini daha sık görürüz. Ancak antropomorfizmin evrenimizi algılamanın ve onunla etkileşim kurmanın popüler yöntemlerden biri olduğunu da aklımızdan çıkarmamalıyız.
İçindekiler
Antropomorfizm, insan vasfı taşımayan hayvanlara veya nesnelere insani nitelikler yükleyen edebi bir yaklaşımdır. Antropomorfizmin temel mantığını, birinin insan olmayan bir varlıkta, insan biçimselliğini ve insanı hallerini görmesi olarak açıklayabiliriz. Bu görüngü, insanların besledikleri hayvan dostları veya eşyaları arasındaki bağıntılarla veya hayvan davranışlarını yorumlama biçimleriyle ilişkilidir. İnsanlar, görünmeyen varlıkların (tanrılar gibi) insan özelliklerine sahip olduklarını zihinlerinde canlandırarak da antropomorfize ederler.
Bir yazar veya hikaye anlatıcısıysanız, antropomorfizmi anlamanız ve keşfetmeniz yepyeni bir fantastik karakterler ve ortamlar dünyasının kapısını açmanızı sağlayacaktır.
Çocukluğunuzdan kalma en sevdiğiniz hikayelerden bazılarının antropomorfizmden yararlanmış olması muhtemeldir.
gibi klasik çocuk hikayelerinin tümü antropomorfik karakterlere sahiptir. Antropomorfik ögeler, ayrıca etnik halk öykülerinde, mitolojide ve dini hikayelerde bariz bir şekilde yer alır. Söz gelimi İncil’deki Yaratılış kitabında konuşan bir yılan, Havva’yı Bilgi Ağacından yemeye teşvik eder ayartmaya çalışır.
📢İlginizi Çekebilir:Yetersiz zevk hissi: Anhedoni nedir?
Fiziksel olan her kavram ve imaj antropomorfize edilebilir. Hayvanlar belki de en yaygın olarak antropomorfize edilen şeylerdir. Diğer türdeki nesneler de insan benzeri nitelikler taşıyan kişiliklere özyapılara dönüştürmek için de kullanılır. Örneğin, Disney filmleri ve The Beauty and the Beast, yürüyen ve konuşan saatler ve gardıroplar gibi antropomorfik mobilyalarla doludur.
Antropomorfizmin kurgusallığını barındıran karakterlerin insanlar gibi davranma huyları da değişikliğe uğrar. Örneğin, Shel Silverstein’ın The Giving Tree öyküsünde, müşfik bir ağacın sevimli bir çocuğa bir insan gibi şefkat gösterdiğini görürüz. Bu ağaç yürüyemez ve konuşamaz ancak insanı duygular beslediği için antropomorfiktir.
İnsanlar ve antropomorfize olan yerel/evrensel kahramanlar veya karakterler yan yana var olabilirler. Bir öykünün insan olmayan şeyleri hayata geçirmek için antropomorfizmi kullanması, o hikayelerin insan karakterlerine de sahip olmayacağı manâsına gelmez.
Lewis Carroll’un Alice Harikalar Diyarında’sı ve Ratatouille filmi gibi bazı öyküler, insan biçimlerinde davranan, insanlarla etkileşime giren ancak insan olmayan karakterler yaratmak için antropomorfizmi kullanır.
Bazı hikayelerde ise antropomorfik figürler insanların dışsallaşmış halleridir, insan temsilleridir. Örneğin, resimli kitap ve çocuk televizyon programı Arthur’da ana karakter, antropomorfik hayvanlarla dolu bir dünyada yaşayan bir yer domuzudur. Arthur’un arkadaşlarından bazıları antropomorfik köpekler, tavşanlar ve benzerleridir. Ancak hikayenin otantik evreninde bize -yani izleyiciye- bu hayvanların aslında insan oldukları mesajı verilir.
Dini inançlar insanlığın varoluş amacı, insanın kökeni ve insanlığın evrendeki yeri gibi sorunsallarla ilgilidir. Bu yüzden hiyerarşiyle var olan inanç sistemleri, ilahi olana insani vasıflar atfetmekle ilgilenirler. Bu benzeşim, insan ile Tanrı arasında, özellikle de insanlığın ahlaki varlığı ile Tanrı arasında bir tür akrabalığı ima eder.
Felsefi düşünceye sahip teistler ve Vedanta gibi teolojik kodlara bağlı olanlar için, Tanrı’nın özü kişisel olmayan Varlık, varlığın temelidir. Muktedir olan ve her yerde hazır bulunan Tanrı, yaratım ekseninde net bir orantı barındırmaz. Bu perspektiften, antropomorfik ilah kavramları insan vasıflarının tarifsiz olana yansımalarıdır. Bu nedenle bazı kültürler antropomorfizmin temelde kusurlu olduğuna inanırlar ve bu benzeşim yalnızca popüler cehaleti gösterir.
Antropomorfik tanrılar, dünyanın her yerindeki arkeolojik alanlarda bulunan antik sanat resimlerinde tasvir edilmiştir.
Bu örnekler güzellikleri ve maneviyatlarıyla çağdaş gözlemcilere ilham vermeye ve onları şaşırtmaya devam ediyor.
Roma tanrısı Apollon, Güneş’in antropomorfik bir temsilidir.
Mitler, ilahi varlıkları insani vasıfları ve kapasiteleri olan tanrılar biçiminde tasvir ederdi. Bu tanrı kompozisyonları sadece görünüş ve kişilik olarak insana benzemezlerdi. Tanrısal imajlar aynı zamanda tabiat olgularını, yaratılışı ve tarihi olayları tasvir etmek için farklı insani tutumları sergilediler.
Tanrısal karakterler aşık olmakla kalmadılar evlendiler ve çocukları da oldu. Ayrıca savaştılar, silahlar kullandılar, atlara ve savaş arabalarına binerek özel yiyeceklerle ziyafet çekiyorlardı. Antropomorfik tanrılar, tamahkarlık, kin, hasetlik ve öfke gibi insan zayıflıklarıyla da ön plana çıktılar. Zeus ve Apollo övgü alan ve kötücül insanı vasıflar gösteren tanrılar olarak resmedildi. İskandinav mitleri, Avgard denilen bir yerde yaşayan 12 büyük tanrı ve 24 tanrıçadan söz ederdi. Japonya’daki Şinto inancı, Japonların Amaterasu isimli bir kadın atadan geldiğini öğretti.
Allah’ın mutlaklığı ve aşkınlığı, insanın ise kusurlu ve bağımlılığı sebebiyle sosyal bilimlerde benzetmeler yapılmıştır. Dolayısıyla mutlak hakikati insana ulaştırma adına Kuran’da birtakım antropomorfik nitelemelerle karşılaşırız. Bu nitelemeler, kimi teolog ve din bilimcilere göre tenzihten (Allah’ı insana özgü niteliklerden uzaklaştırmak) çok teşbih esasına dayanır.
Antropomorfizm, kişileştirme ile karıştırılabilir. Ancak bu iki kavram, aslında birbirlerinden oldukça farklıdırlar. Ancak bu iki kavramı kıyasladığımızda birbirlerinden epey farklı anlamlara işaret ettiklerini tespit edebiliriz.
Kişileştirme, düğün davetlilerinin üzerine yağan yağmur, onların planlarına aldırış etmedi cümlesinde olduğu gibi, insan dışı varlıkların insani özelliklere sahip olarak betimlendiği bir mecazi dil türüdür.
Yağmuru kayıtsız olarak tasvirlemek bir kişileştirme örneğidir çünkü yağmur kayıtsız olamaz ve herhangi bir insani duyguyu hissedemez. Ancak yağmurun kayıtsız olduğunu söylemek, yağmurun acımasız zamanlamasını şiirsel olarak vurgular. Kişileştirme;
Hiciv romanı Hayvan Çiftliği, hem daha iyi hem de daha kötüsü için insanlar gibi davranan hayvanlarla ilgilidir. Romanın başında Yaşlı Binbaşı adlı bir domuz, Karl Marx’ın komünist manifestosunu anımsatan bir dil kullanır. Ve de diğer hayvanları çiftlik işleten ürkünç adamlara karşı isyan etmeye teşvik etmek için harekete geçer.
Lewis Carroll, Alice Harikalar Diyarında adlı yapıtında birçok karakteri yaratmak için antropomorfizmi kullandı. Romanın ortasında, kahramanı Alice, insansı davranışlarda bulunan büyük bir tırtılla tanışır ve olaylar gelişir.
Zusak, Ölüm’ü duyguları ve mizah anlayışıyla konuşan bir karakter yaparak antropomorfize eder. Zusak, Ölüm’e nezaket ve samimiyet atfederek Ölüm’ü insanlık trajedisine duygulu bir tanık yapar.
📢İlginizi Çekebilir:Sevimli Saldırganlık Nedir?
İngiliz filozof Francis Bacon’un (1561-1626) zamanından beri çoğu bilim insanı, Antropomorfizm (insan biçimlendirme) eğiliminin dünyanın anlaşılmasını engellediği konusunda hemfikirdir. Antropomorfik tasvirler üzerine bilinen en eski yorumcu, Yunan şair ve dini mütefekkir Ksenophanes (MÖ 475), tanrıları insan terimleriyle kavrama eğilimini tenkit etmiştir. Sonraki teologlar ise antropomorfizmi dinsel alandan uzaklaştırma eğilimine girmişlerdir. Çoğu çağdaş teolog, dinin kendisini ortadan kaldırmadan insanbiçimciliğin ortadan kaldırılamayacağını kabul eder. Çünkü dini bağlılığın imajları ve nesneleri insanların ilişki kurma kapasitesiyle uyumlu olmalıdır. Örneğin, insani bir vasıf olan dil, eğer insanlar dua edecekse, dil’in tanrılarda da olması gerekir.
Dinsel olmayan antropomorfik figürler de sıklıkla rastladığımız bir fenomendir. Tarih boyunca insanlar, insan özelliklerini (bakınız: apofeni) yer şekillerinde, bulutlarda ve ağaçlarda gördüklerini bildirmişlerdir. Sanatçılar her yerde Güneş ve Ay gibi doğal fenomenleri yüzleri ve cinsiyetleri varmışçasına tasvir ettiler. Edebiyatta ve grafik sanatlarda, konu ölüm veya özgürlük gibi bir soyutlamaysa bu tür tasvirler genellikle kişileştirme olarak bilinir.
Otoriteler ve tarihçiler bilimde de antropomorfizm’i sıklıkla eleştirdiler. Örneğin, pulsarın kaşifleri önce normal radyo sinyallerini uzaydan gelen mesajlar sandılar. Ve evrim teorisini inşa eden Charles Darwin doğayı yaratıklarını iyileştirmeye gayret eden biri olarak tanımladı.
İskoç filozof David Hume’a göre antropomorfizmin kullanılma nedeni, entelektüel kaygılardır. Bu fikre göre insanlar olağandışı ve esrarengiz dünyayı kendilerine özne vasfı yükleyerek kurgularlar. Kısmen haklı olan bu inanış, insanların evcil hayvanlar ve ev eşyaları gibi tanıdık nesneleri neden antropomorfizme ettiklerini açıklamakta başarısız olur.
Sigmund Freud’un da içinde olduğu bir diğer inanışa göre duygusal sebeplerle antropomorfizme ederiz. Nedeni ise düşmanca veya kayıtsız dünyayı bilindik ve daha az tehdit edici kılmak içindir. Bu düşünce de insanların neden onları korkutacak şekilde antropomorfize olduklarını açıklama konusunda yetersizdir.
Bir başka perspektife göre antropomorfizm algının belirsizliğinden kaynaklanır ve belirsiz dünyada insan izleklerini ayırt eder. Sanat tarihçisi ve psikolog Ernst Gombrich‘a göre algı bir bahistir. Potansiyel olarak en mühim mesajları ve kodlamaları veren bahisler insanlarla ilgili olanlardır. Böylece insanlar, hem bilinçsiz hem de bilinçli düşüncede sesleri ve olayları insan formu veya eylemi açısından algılamaya yatkındır.
Antropomorfizm, aynı zamanda kültür donanımı gibi farklı bağlamlar aracılığıyla da formüle edilir. Bunun örneği ise Ay’da bir adam görmüşüzdür ancak dikkatli baktığımızda o izlediğimiz Ay’daki kadındır.
Yazarların karakterlerini ve kompozisyonlarını hayata geçirmek için antropomorfizmi kullanmalarının ana nedenlerinden birkaçını sıralayalım.
Baharın gelişiyle birlikte doğa, en güzel şiirini sakura çiçekleriyle yazar. Pembe ve beyazın narin dokunuşuyla süslenen ağaçlar, zamansız bir güzelliğin…
Kahve, dünyanın dört bir yanında farklı şekillerde tüketilen, kültürlere özgü geleneklerle zenginleşmiş bir içecektir. Kahvenin hazırlanışı, içimi ve sunumu bazı…
Ramazan ayı, ruhen ve bedenen arınmanın yanı sıra günlük yaşamda da bir düzen kurmayı gerektiriyor. Çünkü oruç tutarken enerji seviyesini…
Modern tarımın en önemli araçlarından biri olan pestisitler, bitkileri zararlılardan korumak amacıyla yaygın şekilde kullanılır. Ancak bu kimyasalların faydaları kadar…
Restoranların günümüzde hızlı ve verimli hizmet sunabilmesi için teknolojiyi kullanmaları gerekmektedir. Bu bağlamda, paket servis programları restoranların sipariş yönetimini kolaylaştırmakta…
ABD Çevre Koruma Ajansı'na (EPA) göre, pestisit herhangi bir zararlıyı önlemek, yok etmek, kovmak veya hafifletmek için tasarlanmış herhangi bir…
Bu web sitesi çerezleri kullanır