Adalet Duygusu Bencil Mi, Bencil miyiz Adil Mi
Yaşam

Adalet Duygusu Bencillikten Mi Kaynaklanıyor?

Bir ofis toplantısındasınız. Masadaki son pasta parçasını kapmak için can atıyorsunuz ama yalnız değilsiniz. Belki de küçük bir parçayı kesip, tamamen aynı şeyi yapan meslektaşlarınıza bir şeyler bırakmışsınızdır. Hepiniz pasta parçasının gittikçe küçülmesini izliyorsunuz, kimse son parçayı almak istemiyor. İçimizdeki adalet duygusu mu iş başında?

Sosyal bir ortamda başkalarıyla ne kadar paylaşmak istediğimize dair seçimler yaptığımızda, kendi bencil çıkarlarımız ile adalete yönelik sosyal normlar arasında gidip gelmek zorundayız.

Gerçekte Ne Kadar Adiliz?

Hangi koşullar altında başkalarına pastadan adil bir pay veriyoruz? İnsanlar, sosyal normlara proaktif bir şekilde uyma konusunda güçlü bir tercihe sahiptir. Bunu yapmamanın herhangi bir cezası olmasa bile…

Geçmiş araştırmalar, kendimiz ve başkaları arasında eşit bir bölünmeyi tercih ettiğimizi gösteriyor. İlginç bir şekilde, bu yalnızca diğerlerine kıyasla dezavantajlı olduğumuz durumlarda (dezavantajlı eşitsizlik) ve kaynakların paylaşımından kazanabileceğimiz bir şeyin olduğu durumlarda geçerli değildir. Aynı zamanda diğerlerinden daha iyi durumda olduğumuz durumlarda da (avantajlı eşitsizlik) geçerlidir.

Dolayısıyla araştırmalara göre adalet duygumuz yalnızca diğerlerinden daha iyi durumda olma yönündeki bencil arzudan kaynaklanmıyor. Dahası, kendimizle başkaları arasında adil bir paylaşım tercihi çocukluğun erken dönemlerinde ortaya çıkıyor. Ve bu da bunun bir dereceye kadar doğuştan olduğunu gösteriyor.

Kaynakları başkalarıyla eşit olarak paylaşma isteği, kişisel çıkarlardan fedakarlık etme pahasına bile varlığını sürdürüyor. Başkaları bize adil olmayan bir pay verdiğinde, çoğu zaman onları cezalandırma konusunda bir istek duyarız. Bu isteğin nedeni kendi çıkarlarımızı korumaktır. Ancak, sonunda ikimizin de hiçbir şey elde edemeyeceği anlamına gelse bile bunu genellikle yaparız.

Bu, hangi psikolojik mekanizmaların farklı türde adalet kararlarını desteklediği sorusunu gündeme getiriyor. Kendimizi veya diğerlerini daha az elverişli bir konumda bulmamıza bağlı olarak, aynı psikolojik mekanizmalar başkalarıyla adil bir paylaşım sağlama isteğimizi de yönlendiriyor mu?

Başkalarını Anlamak

Başkalarından daha iyi durumda olsak bile adil olma eğilimimizin açıklaması, diğer insanların bakış açılarını anlamamızdır. Bu aslında onlar için kişisel çıkarlarımızı feda etme isteğimizi teşvik edebilir.

Dolayısıyla karşımızdakinin bakış açısını dikkate alarak eşitsizliği azaltarak daha eşit bir ortam yaratmaya çalışıyoruz. Araştırmalar, küçük bir beyin bölgesinin, karmaşık sosyal ortamlarda gezinme yeteneğimizi kolaylaştırdığını ileri sürdü. Sağ temporal lob (rTPJ) bu beyin bölgesinin adıdır.

rTPJ, başkalarının düşüncelerini ve bakış açılarını anlamada çok önemli bir rol oynar. Bu nedenle sosyal yanlısı kararlar almamıza yardımcı olur. Bu göz önüne alındığında, bu beyin bölgesinin başkalarının iyiliği için kişisel çıkarlarımızı feda etme isteğimize katkıda bulunduğu ileri sürülmüştür.

Peki ya diğerlerinden daha iyi durumda olmadığımızda? Avantajlı ve dezavantajlı eşitsizlik farklı beyin bölgelerinde temsil edilen farklı psikolojik mekanizmalara dayanıyor olabilir.

Bazı araştırmacılar, haksız tekliflerin reddedilmesini sağlayan ve sosyal normları ihlal edenleri cezalandırma kararını teşvik eden bir beyin bölgesi olan sağ lateral prefrontal korteksin (rLPFC) bu olaya dahil olabileceğini öne sürüyor. Bu, özellikle bizden daha iyi durumda olan kişiler tarafından adaletsiz davranılmasından hoşlanmamamızı sağlayan şeydir. Aynı zamanda öfke veya kıskançlık gibi olumsuz duyguları da açığa çıkarır.

Bencil Güdülerin Üstesinden Gelmek

theconversation.com‘un son araştırması bu konuda yeni bilgiler sunuyor. Araştırmacılar, beynin hangi bölümlerinin dahil olduğunu anlamak için 60 gönüllü üzerinde elektrikli beyin stimülasyonunu kullandı. Konu adalet duygusu ve adillik olduğunda rTPJ ile rLPFC’nin gerçekten farklı roller oynadığını ortaya koyuyor.

Deneyde, 60 katılımcı, transkraniyal alternatif akım uyarımı adı verilen, invazif olmayan tipte bir elektrikli beyin uyarımı aldı. Yani kafa derisini aktif hale getirmek için belirli bir beyin alanı üzerinde kafa derisine bir akım uygularken adaletli kararlar verdi. Bu, belirli beyin bölgelerinin ne kadar aktif olduklarının değerlendirilmesini sağladı.

Çalışma özellikle, adil kararlar alma ve başkalarının bakış açısını hesaba katma süreçlerinin altında aynı beyin ritimlerinin yatıp yatmadığını araştırdı. Beynin her alanı farklı türde ritimlerle elektriksel olarak uyarıldı. Bunun insanların adalet kararlarını nasıl etkilediği araştırıldı.

Bulgular, rTPJ’deki salınımların kişinin kendi bakış açısı ile diğerinin bakış açısı arasında geçiş yapmada çok önemli bir rol oynadığına dair doğrudan kanıt sağlıyor. Ve bunu yaptığımızda, sonuçta başkalarına da fayda sağlayan proaktif, adil kararlar almamıza yardımcı olur. Dolayısıyla rLPFC’deki farklı bir temel salınım türü, insanları daha az avantajlı konumlarının üstesinden gelmek için daha faydacı hale getiriyor gibi görünüyor.

Gelecekteki araştırmaların bu bağlantıyı daha derinlemesine keşfetmesi gerekecek. Ancak öyle görünüyor ki adalet yalnızca kişinin kendi bencil arzularını kısıtlamasıyla sağlanmıyor. İşbirliğinin muhtemelen türümüzün evrimsel başarısındaki en önemli faktör olduğunu düşündüğünüzde bu mantıklı geliyor. Bencil olmak her zaman bizi başarılı kılmaz.

Ancak adil karar vermeye çalışma süreci hepimizin bildiği gibi karmaşıktır. Bunu yaparken farklı beyin bölgelerinin olması, sonuçta durumun neden böyle olduğunu gösteriyor.

Adalet duygusu önceliğimiz gibi olsa da hepimiz bencil olma kapasitesine sahibiz. Ama aynı zamanda kendi bakış açımızı başkalarının zihinlerini anlayarak ve onlarla empati kurarak dengelemek için de doğuştan gelen bir yapıya sahibiz.

Kaynak: https://theconversation.com/is-our-sense-of-fairness-driven-by-selfishness-were-studying-the-brain-to-find-out-216550

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir